felsefe sosyoloji psikoloji mantık kültür edebiyat sanat - jean paul sartre nin düşünceleri
   
felsefe.not
  ANASAYFA
  sosyoloji ders notları
  mantık ders notları
  Bilgi felsefesi
  müfettişlik ders notları
  necip fazıl
  cemil meriç
  nurettin topçu
  psikolji ders notları
  makaleler
  rehberlik arşiv
  İLETİŞİM
  psikolojiye giriş
  psikolji ekoller
  psikoljide uzamanlık alanları
  psikoljinin araştırma metodları
  psikoljinin alt dalları
  psikolji organizma çevre
  öğrenme düşünme bellek
  psikolji savunma mekanizmaları
  sosyal psikolji
  toplumsal yapı test
  toplumsal gruplar test
  toplumsal kurumlar test
  sosyoloji kültür test
  sosyoloji aile test
  sosyoloji siyaset test
  sosyolji ekonomi test
  sosyoloji sosyal depşme
  felsefeye giriş test soruları
  varlık felsefesi test
  ahlak felsefesi test
  felsefe siyaset test
  felsefe din test
  felsefe ders notu
  mantığa giriş test
  mantık önermeler test
  mantık kıyas test
  sembolik mantık test
  güzel sözler
  Sayaç
  PROJE-2009
  felsefe yıllık plan
  zumre okuliçi dönem başı
  psiko seka testsorula2
  müfettişlik konu başlıkları
  Top liste
  Anketler
  Ziyaretçi defteri
  sosyoloji test soruları
  makale insanın varoluş serüneni ve başkaldırma
  jean paul sartrenin hayatı düşüncesi
  alber camunun düşüncesi hayatı
  sartre ve camunun yorumu makale
  jean paul sartre nin düşünceleri

vedat ÇANAK
9 I.BÖLÜM l-SARTRE'NİN v AROLUŞÇULUGU 10 A) Sartre ve Felsefesi(Varoluşçuluk Felsefesi) Sartre hemen kitabının (Egzistansiyalizim Bir Hümanizmarlır) başında ...-oiuşçuluğa yöneltilen eleştirileri kendine muhatap alır. Sartre' a göre yöneltilen *Piri1erden ilkine baktığımızda "Varoluşçuluk umutsuzluğu, umutsuzlukta miskinfi~ tiıirgmıhığu doğuruyormuş". Bu eleştiriyi genelde komünistler ileri sürmektedir. ratnlik:lere göre ise varoluşçu1uk gerçeği tammıyor, insanların girişimlerinin ciddi1iğini iıibr ediyor. Sartre bun1an şöyle cevaplandınr. "Her şeyden önce şunu söyleyelim; Varohışçuluk deyince insanın yaşamasına yol veren ve her gerçeğin, her eylemin bir ~ bir insancıl öznelliği kucakladığını gösteren bir öğreti anlıyoruz" der ve şumı da SIer. "Diyeceğimiz varoluşçuluk sözcüğü öylesine yayıldı, anlamı öylesine genişledi ki lIttk hiçbir anlamı kalmadı desekyeridir." Yıne Sartre'a göre işlerin bu kadar kanşmasının altında yatan sebeplerden bir tanesi ~st:msiyalizmin ; 1) Hıristiyan egzsitansiya1izmi (Karl J aspers , Gabriel Marcel) 2) Tımn Tanımaz egzistansiyalizın diye ikiye ayrılmasıdır. (Hidegger'i , ve Sartre'ı SB}ıiliiliriz. ) Sartre'e göre bu iki kolun ortak yanları şudur" Varoluş özden önce gelir" veya buna öznellikten hareket etmekte denebilir. Hıristiyan Varoluşçulara göre Tann bir tasanda bulunur. Niçin ve neden soru1anna uygun bir insan yaratır. Tıpkı bir insanın önce bir şeyi tasarlayıp sonra onu yapması gibidir. Sartre'ın varoluşçuluğu burada Hıristiyan varoluşçuluktan şu noktada aynhr. O da Tann yoksa hiç olmazsa "'varoluşu özden önce gelen bir varlık vardır. Bu varlık bvranamaz ve tanımlanamazdan önce gelir. O vardır. Hidegger'in deyişiyle "bu insan gerçeğidir." Sartre kendi ağzıyIa net olarak şunu söyler "Varoluş özden önce gelir, iyi II ama ne demektir bu? Şu demektir: İlkin insan vardır. Yaniinsan önce dünyaya gelir, var olur ondan sonra tanımlanıp belirlenir ve özünü ortaya çıkanr." v AROLUŞÇULUGUN İNSAN KA VRAYIşI Varoluşçuluğa göre insan daha önce tanımlanamaz, belirlenemez değildir. "Ancak sonradan bir şekil olacaktır ve kendisini nasıl yaparsa öyle olacaktır. Kavrayacak "tasarlayacak bir Tann olmayınca., insan doğası diye bir şeyolmaz . bu durumda insan yalnızca kendi anladığı gibi değil olmak istediği gibidir de".(Sartre göre İnsan kendini nasıl yaparsa öyle olur_ İnsan vardır önce bu geleceğe atılan ve bu atılışın bilincine varan bir varlık ortaya çıkar, yine aynı zamanda insan kendine ve başkalanna da sorumludur. "(Sartre, Varoluşçuluk, 1996,s.63-64) Sartre'a göre evlenmek çohık çocuk sahibi olmak aynı zamanda hem kendinin hem de toplumun evlenme şeklini belirlemek demektir. Bütün insanlığı seçerken insanoğlu kendini de seçmiş olur. Sartre'a göre insanlık buna1tıdır. Sartre'a göre bunaltı insanı hareketsİzliğe götürmez. Bir insan komutan olma sorumluluğunu alıp bir bunaltıya girse de bu sorumluluk insanı hareketli de kıJar. Saratre'a göre Tann'yı ortadan kaldırmanın doğuracağı sonuçlara da insanın katlanması gerekir. Bunun için az kayıpla Tann'yı ortadan kaldırmaya çalışan laik ahlak anlayışına karşı çıkar. Yıne Sartre varoluşçuluğunda Tann yoksa her şey mubahtır anlayışını görebiliriz. Bunu da varoluşçuluğun çıkış noktası olarak gösterir. Tann olmayınca insanda özürsüz ve mazeretsiz kalmıştır. Bundan hareketle Sartre "İnsan özgür olmaya mahkumdur" der. Zorunludur çünkü yaratılmamıştır. ama ne demektir bu? Şu demektir: İlkin insan vardır. Yani insan önce dünyaya gelir, var olur ondan sonra tanımlanıp belirlenir ve özünü ortaya çıkanr." v AROLUŞÇULUGUN İNSAN KA VRA YIŞI Varoluşçuluğa göre insan daha önce tanımlanamaz, belirlenemez değildir. "Ancak sonradan bir şekil olacaktır ve kendisini nasıl yaparsa öyle olacaktır. Kavrayacak "tasarlayacak bir Tanrı olmayınca, insan doğası diye bir şeyolmaz . bu durumda insan yalnızca kendi anladığı gibi değil olmak istediği gibidir de".(Sartre göre İnsan kendini nasıl yaparsa öyle olur_ İnsan vardır önce bu geleceğe atılan ve bu atılışm bilincine varan bir varlık ortaya çıkar, yine aynı zamanda insan kendine ve başkalarına da sorumludur." (Sartre, Varoluşçuluk, 1996,s.63-64) Sartre'a göre evlenmek çoIuk çocuk sahibi olmak aynı zamanda hem kendinin hem de toplumun evlenme şeklini belirlemek demektir. Bütün insanlığı seçerken insanoğlu kendini de seçmiş olur. Sartre'a göre insanlık buna1tıdır. Sartre'a göre bunaltı insanı hareketsizliğe götürmez. Bir insan komutan olma sorumluluğunu alıp bir bunaltıya girse de bu sorumluluk insanı hareketli de kılar. Saratre'a göre Tanrı'yı ortadan kaldırmanın doğuracağı sonuçlara da insanın katlanması gerekir. Bunun için az kayıpla Tanrı'yı ortadan kaldırmaya çalışan laik ahlak anlayışına karşı çıkar. Yıne Sartre varoluşçuluğunda Tanrı yoksa her şey mubalıtır anlayışını görebiliriz. Bunu da varoluşçuluğun çıkış ooktası olarak gösterir. Tanrı olmayınca insanda özürsüz ve mazeretsiz kalmıştır. Bundan hareketle Sartre "İnsan özgür olmaya mahkumdur" der. Zorunludur çünkü yaratılmamıştır. 12 Ona göre " Öğüt verecek kimseyi seçmekle insan kendini seçer. Eğer Hıristiyansanız gidin bir keşişe danışın" der. Genel bir ahlakın olmadığını çünkü bir işaretin söz konusu olmadığını bu işaretlerin ise farklı yorumlandığını söyler. Sartre' da korkak diye bir şey yoktur. KoIbk: kendi kendini korkak ve kahraman da kendi kendini kahraman yapar. Sartre başkalarmı kendi varoluşunun nedeni ve koşulu görür. Sartre' a göre insan her istediğini yapan bir tip değildir. İnsanın aynı zamanda seçme olanağı olduğu gibi seçmeme olanağı da vardır. Seçerneme de seçme olanağını yok eder. Sartre' da deney öncesi estetik deneyler yoktur. Ahlak için önceden birtakım şeyler söylenemez. Her insan bir ahlak seçmek zorundadır. Sartre özgürlüğü somut ve soyut iki şekilde anlar ve kabul eder. Özgürlüğü isteyince onun tümüyle başkalannın özgürlüğüne, başkalanmn özgürlüğü ise bizimkine bağlı olduğunu anlanz. Başka1arının özgürlüğünü gözetmezsem kendi özgürl~Oümü gözeternem. Sartre göre hayatı anlamlı kılan kişilerdir. Değer dediğimiz şeyde seçtiğimİz bu anlamdan başka bir şey değildir- Varoluşçuluktaki insancıllığın insanın aşkın olmasıyla müriıkün olacağını vurgular. Bu aşkınlıkta insana dışındaki bir amaca yönderek varacağını söyler. Sartre'da Tanrının olup olmaması önemli değil. Hiçbir insanın özünü bulmasına mani değildir. İnsan özünü bulmalıdır. 13 B) SARTRE VE EDEBİYAT 1- Edebiyat Nedir? "Edebiyat her şey değilse, üstünde bir bir saat bile durmaya değmez." Sartre'a göre elma yeşilinİn verdiği burukluğu elmadan ayn düşünmek mümkün değildir. Aynı şekilde "beyaz gü11er bana bağlılığı anlatıyorsa ona artık gül olmak.tan fazla bir gözle bakıyorum demektir." İnsan inlernlerinin resmini yapmaz. İnıemlerini notalara dökmez. yazar ise tam tersine inlemle uğraşır. İnıemlerin egemen olduğu yer düz yazıdır. Sartre 'a göre" Ozanlar dil kullanmayı reddeden kimselerdir. Ozan sözcüklerin berisindedir. Sözcüklere sözsel bilgilerini veren inlemler olmasa sözcükler bir sesten ibarettir. Ya da sözcükler dağılıp gider. Y ıne ona göre şiirin temelinde coşku, tutku, öfke, toplumsal kızgınlık, siyasal nefret vardır. Düz yazı özü gereği yararcıdır. Düz yazı öncelikle zihinsel bir tutumdur. "Söylediğim her sözde kendimi biraz daha bağlarım. Dünyaya ve aynı zamanda daha çok dışına çıkmış olurum. Çünkü gelecek yönünde onu aşmaktayımdır".(Sartre,Edebiyat Nedir?, 1995,s.26) İnsanoğlu, karşısında hiçbir varlığın hatta Tanrı'nın bile yan tutmadan edemeyeceği bir yaratıktır. İnsanoğlu nesneyi yıkar dondurur ve sonsuzlaştırabilir bakarken. Hatta kendine bile benzetebilir. " İnsan bazı şeyleri söylemeyi seçtiği için değil, onları belli bir biçimde söylemeyi seçtiği için yazardır. Biçim konusunda ona göre söylenecek pek bir şey yoktur. Konu biçemi yaratır am akonu biçemi mahkum etmez. "Sanat hiçbir zaman arı dilcilerden yana olmamıştır." "Yazarın görevi okuyucuya mesaj 14 vermektir. "Pek iyi mesaj ne olmalı diye sorar", Fransız devrimin babası Rousseou ile ırkçılığrn babası Gobineou bize birer bildiri bırakmışlardır. Yazar bundan sonra niçin yazıyoruz sorusunun ve kimin için yazıyoruz sorusunun üzerinde duruyor. Ona göre okuma kesildi mi kağıt üzerindeki kara çizgilerden başka bir şey yoktur artık karşımızda. Okuyucular hep okudukları cümlenin üzerindedirler. Beklemenin geleceğin bilmezliğin bulunmadığı yerde nesnellik olamaz. Yazar ne görür ne de görünüşe göre düşünür, tasarlar. Yazar yarattığı nesne ile elinin uzanamadığı yerdedir. " Prowt ehorlu 'nun eşcinselliği keşfetmerli. Çünkü kitaba başlamadan buna karar vermişti". Sartre'a göre "İnsanın kendisi için yazması diye bir şey yoktur. Böyle birşey tam bur bozgun olurdu ... Sanat ancak başkası için ve onun aracılığı ile vardır. Okuyucu kitabı okurken hem keşfeder hemde yaratır. "(S ARTRE,Edebiyat Nedir?,1995,s.40)Anlam sözcüklerin bütün değildir. Onlann örgensel bütünüdür. Her yazınsal yapıt bir çağrıdır. ona göre kitap özgürlüğe çağırmaz, onu gerektirir. " Tutkunun bulunduğu yerde özgürlük başkalaşmış yabancılaşmış durumdadrr". Yazarın okuyucudan istediği soyut bir özgürlük değildir, kişinin bütün şahsiyetini oluşturmasıdır. Ona göre yazar " Okııyucuların özgürlüğüne çağrıda bulunmak ıçın yazar."(Sartre,Edebiyat nedir?,1995,s.40) Ona göre "Kendi özgürlüğümüzü hissettiğimiz oranda bir başkasının özgürlüğüne saygı duyarız". Böylece özgürlüğüm kendini ortaya çıkarırken, karşımdaki insanın özgürlüğü de ortaya çıkmış olur". Yazarlar insanların özgürlüklerine çağrıda bulunurlar. Ona göre yazmak "dünyanın üstündeki örtüleri kaldırmak" hem de onu okuyucunun önüne görev gibi sunmaktır. "Yazmak varlığın bütünlüğü içinde pek gerekli olduğumuzu kabul ettirebilmek üzere başkasının bilincine başvurmaktır". Ona göre yazar kendisini bir pislik içinde bulur. Peki bu durumdan yazar kendisini nasıl kurtaracaktır. yazar önündeki pisliği (haksızlığı) seyretmek için değil ona tepkisini dile getirmek için vardır. Ona göre yazar "Bir kalem durmak zorunda kahr, o 15 zaman kalemi bırakıp yazann silaha silaha sanlınası gerekir". Yazmaközgürlük istemektir. Bir kere yazmaya başladınız mı bağlandınız demektir. Neye bağlandığınız sorusuna özgürlük diye cevap •• -erir. Ve arkasındanda kimin için özgürlük, kimin için yazıyoruz sorusunu sorar. Ona göre ilk bakışta hiç kıışku yok ki evrenselokuyucu için yazdığım söyler. ona göre verilmiş özgürlük yoktur. İnsan tutkuları, ırkı, sınıfi, ulusu aşarak kendini ele geçirmeli ve başka insanları da ele geçirmelidir. Yazar söylediği şeylerden daha f:ı:nJl.'l1nl bilir hep. Çünkü dil hep eksikliğidir. Sartre'da ortam(şartlar,çevre) belirleyici değildir. "Yazarı ortam yarattığı" için o ortama inanmaz. Ona göre ömründe hiç okumayan bir adam bir gün okuyabilir, yani insan tasarısının içinde bulunduğu sınırları aşabilir. Ve adım adım sonsuza gidebilir. 17. yy. yazarları onun için bir aydındır. Karşısında onu okuyan ve takip eden bir kitle vardır. İdealizm,Ruhbilimcilik, Gerekireilik, Yararcılık, ciddilik, bunlardır işte kentsoylu yazann okuruna öncelikle yansıtacağı şeyler. Sartre'ın burada hatırlanlmadan geçilmesini yersiz gördüğüm bir özelliğini söylemek istiyorum. O da Same somut özgürlükte ( bizzat yaşanan, pratik) , soyut özgürlüğü (düşüncede sınırsızlık) birbirinden ayınyor. Bazen soyut özgürlüğün hiçbir şeyi ifade etmediğini çünkü somut özgürlüğün olmadığı yerde düşünce özgürlüğü olmuş veya olmamış ne anlam ifade eder ki. Sartre' a göre yazın yaşamdan uzaklaştığı oranda kutsallaşır. Yazar bir devrimci olmamalı, daha çok başkaldıran bir insan olmalıdır. " Düşümler çoğu kez, zihin düzeyinde oluşan sabun köpüklerinde başka bir şey değildir". Sartre'a göre destandaki zaman (genel bir kabul de olabilir) şimdiki zaman olwXen , roman ise geçmiş zamandır. Romancı ilk bölümde gözükmekte anlatacağı şeyi bildirmekte ve öykünün doğruluğu ise okuyanlara güvence vermektedir. Sonra olayın akışım kesen ikinci dereceden kişiler romana girer. "Akıl çağı" romanı buna bir örnek olarak verilebilir.( Hazırlayanın Kendi Notu) "Öykü ise açıklayıcıdır, bir örneğe dayanılarak ruh bilimsel bir yasa elde etme gücünü gütmektedir." Marksçılık kendine 16 karşı çıkan kalmadığı için yenildi Sartre' e göre "Belli bir çağın yazım kendi özerkliğinin açıkca bilincine varamadığı ve geçici güçlerin yada bir öğretinin boyunduruğu altına girdiği ... zaman yabancılaşmıştır_" "Bütün çağların insanım konu edinerek tarihsiz bir okuyucu için değil kendi çağının insanım ele alarak kendi çağdaşlan için yazacaknr. ( yazar) Yazar okuyucudan söz ederken kendinden, kendinden söz ederken de okuyucudan söz etmiş olur. 2-Bulantı 29 Ocak 1932 Pazartesi " Bir hal oldu bana, bundan kuşku duymam yersiz olur, olağan bir kesinlikle apaçık olarak değil de hastalık gibi geliverdi. Sinsi sinsi yavaş yavaş yerleşiverdi içime."(Sartre, Bulantı,1995.S.9) Sartre bu sorulara benzer, kendisine günlüğünde çok soru sorar. " Ne işim vardı orada? Ne diye konuşuyordum bu adamlarla? Niçin böyle bir acayip kılıktayım?" gibi 30 Ocak Pazartesi Sartre neşeli akılı insanların. ortasında bulunmaktan dolayı yalnızlığının gitmediğini aksine arttığını insanların görüşlerini kabul ettiklerini söylemelerini birbirlerine, nefret verici olarak gÖ1Üf. " İlk kez yalnız olmaktan sıkılıyorum" der. Sartre yolda gördüğü kağrt parçasına alıp bakmadığına pişman olur, buna kafasını takar, hatta bu olayın kendi özgürlüğünü etkilediğini artık özgür olmadığını düşünür. Sartre bu kadar ince ruhlu veya bir başka şekilde izah edecek olursak, ayrıntılara ve çok sıradan şeylere kafasını takan bir adamdır. Hatta insan pisliğine bulaşmış kağıt parçalannı yerden aldığını söyler. Same sık sık kendisinden nefret eden bir insandır. " kendimden 17 tam anlamıyla tiksinti duymam için bir çeyrek saat yetecek, eminim buna". Hatta kendisini çirkin bu1ur bunu keıxlisine başkalannın söylediğini söyler ve hiç şaşırmaz. Hatta kendisini hayvandan da aşağı görür. Sartre kendisinin dostsuz bir ortamda yaşadığını söyler Saat 17.30 civarında Sartre' e sık sık gelen bu1antı gelir. Şöyle ifade eder  
   
Bugün 203088 ziyaretçi (288697 klik) kişi burdaydı!
Alper Şaşmaz Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol